Skip links

Blog

İFTİRA SUÇU, CEZASI ve İFTİRA SUÇUNUN UNSURLARI TCK Md 267 Tuncay İlçim Avukatlık Bürosu

İFTİRA SUÇU, CEZASI ve İFTİRA SUÇUNUN UNSURLARI TCK Md 267 Tuncay İlçim Avukatlık Bürosu

Maddesiyle kişi özgürlüğü güvence altına almıştır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun gerçekleşmesi bakımından mağdurun önemli bir tehlikeye maruz kalmadan bir yerden çıkmasının imkansızlığı yeterlidir. Bu kapsamda, ülkenin içinde bulunduğu tehdidin ortadan kaldırılması ve bozulan kamu düzeninin ivedi şekilde yeniden tesis edilmesi amacıyla 667 sayılı KHK’nın 3. Maddesi ile “terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen” üstün kamu gücü yetkisi kullanma ayrıcalığına sahip bu kişiler hakkında uygulanmak üzere olağan dönemdeki yaptırımlardan farklı olarak olağanüstü nitelikte yeni bir tedbir getirilmiştir. (3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. 2-)Bir kişinin, başkasına ait ehliyete kendi fotoğrafını yapıştırıp,  işlediği bir suçtan dolayı yapılan tahkikat sırasında polise ibraz ederek suçtan kurtulmayı amaçlaması halinde,  hem  resmi belgede sahtecilik hem de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun  168. Maddesine mümas iftira  suçundan yargılanması gerekir.Bu durumda sanığın her iki suçtan birlikte tecziye edilmesi gerekir.Resmi belge sahtecilik  suçundan dolayı kişinin mahkum olması için, resmi belgenin iğfal kabiliyetinin olması gerekir. Bölümünde yer alan hükümlerden; “Cezalar” başlıklı 9. Maddede, bu talimata göre belirlenen disiplin suçlarına uygulanacak disiplin cezalarının; ihtar, yarışmadan men, hak mahrumiyeti, para cezası, tescil iptali, puan indirme ve küme düşürme cezaları olduğu; 11. Maddesinde de “yarışmalardan men” cezasının, kulübünün, sporcunun veya diğer kişilerin resmi yarışmalara katılmaktan men edilmesini ifade ettiği belirtilmiştir. “İtirazlarımız sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna dair ve iftira suçlarına dair olarak eyleminin iki ayrı suç mu yoksa teselsül eden tek suç mu oluştuğuna ilişkbahsegel uygulama indir. Maddesi uyarınca hâkim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararların, bu kişilere disiplin cezası verilmesine ilişkin kararlardan ayrı nitelikte olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.

  • Suçun bilinçli veya bilinçsiz taksirle işlenebilmesi de mümkün değildir.
  • Özgü suç olarak düzenlenmediği için herkes tarafından işlenebilen iftira suçunda, hukuka aykırı fiil isnadının belli bir kişiye yönelik olması gerekir.
  • Russell bu Adventist inançları The Object and Manner of Our Lord’s Return (1877) başlıklı risâlesinde savundu.

Türkiye Atletizm Federasyonunun TCK’nın 267. Maddesinde ifade edilen “yetkili makam” olup olmadığının belirlenmesi açısından, konunun tüm boyutlarıyla farklı başlıklar altında incelenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle iftira suçu, ardından da konuyla ilgili kavramlar ve bu kavramlara ilişkin hukuki düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir. Hukuk aykırılık ; İşlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, fiilin bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir. 14-)İftira suçu ile ilgili olarak sayılı Tanık Koruma Kanunu’nun 3 ve 4. Maddesi gereğince tanık koruma hükümleri uygulanır. 6-)İftira suçu, ancak ihbar, şikâyet ve basın ve yayın yoluyla işlenebilir. Bunun dışındakiler hakaret suçu yönünden değerlendirilmesi gerekir. Presbiteryen kilisesine bağlı olan Russell on beş yaşında iken (1867) Kalvenizm’in aslî günah, kader ve ebedî ceza gibi inançlarının Tanrı’nın ilâhî sevgisiyle bağdaşmadığı kanaatine vardı. 1869’da Kitâb-ı Mukaddes’e olan inancını yitirdi. Aynı yıl Adventist hatip Jonas Wendell’in vaazlarından etkilendi ve George Stetson liderliğindeki Adventist Kitâb-ı Mukaddes çalışma grubunun toplantılarına katıldı.

Maddesine göre, vatandaşların ve karşılıklılık bulunması koşuluyla Türkiye`de oturan yabancıların, kendileriyle veya kamu ile ilgili hususlarda dilek ve şikayet hakları bulunmaktadır. Nitekim bu yapılanma tarafından 15 Temmuz 2016 gecesi anayasal düzene, demokratik kurumlara ve bizatihi Türk Milletine karşı darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. Ancak (b) bendinde yazılı şartları taşımayan ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması durumunda, konu hakkında gerekli araştırma ve inceleme yapılır. Bazı özel kanunlarda (ör. 4483 Sayılı Kanun, m. 4/3-4) bazı nitelikteki bildirimlerin işleme konulamayacağı belirtilmektedir. İşte bu hallerde, yapılan bildirim işleme konulmadığı için adliye ya da idarenin bir menfaati ihlal edilmediğinden iftira suçu oluşmaz. (7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye’deki mevcut üye sayısı ve faaliyetleri bakımından günümüzde Ege bölgesi Yehova Şahitleri’nin en yoğun ve aktif olduğu bölgedir. Bunu sırasıyla Marmara, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri izlemektedir. Ankara Ticaret Odası’nın 2004’te yayımladığı misyonerlik raporuna göre Yehova Şahitleri’nin yoğunlukla bulunduğu iller İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir, Aydın, Antalya, Mersin ve Hatay’dır. Bizzat kendi yayınlarına dayanan bilgilere göre İzmir sekiz cemaati ve yaklaşık 450 üyesiyle Yehova Şahitleri’nin en önemli merkezidir. Grubun masrafları büyük ölçüde New York’taki merkezden, kısmen de üyelerin yaptığı bağışlar yoluyla karşılanmaktadır.

Yehova Şahitleri, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Batı Avrupa ülkelerinde sağlık ve güvenlik sebepleriyle, ayrıca askerî sakıncalardan dolayı yasal soruşturma ve tutuklamalara muhatap olurken Türkiye’deki tutuklamalar ve davalar, akımın kurumsal statüsünün (mezhep, tarikat veya din) belirlenmesi ve Türk Ceza Kanunu’nun 163. Maddesine binaen dinî propaganda kapsamında devlete/laik rejime tehdit oluşturması bağlamında gerçekleşmiştir. Bu tutuklamalar ve davalardan kurtulmak için 1970’li yılların başında Yehova Şahitleri Temsil Heyeti resmî makamlar nezdinde bir çözüm bulmaya çalıştı ve müstakil bir din olma iddiasıyla başvuruda bulunuldu. Mahkeme Türkiye’deki resmî din temsilcilerine, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, İstanbul Ermeni Patrikliği’ne, Rum Ortodoks Patrikliği’ne ve hahambaşılığa birer yazı göndererek Yehova Şahitliği’nin dinî statüsünü sordu. Gelen cevaplar menfi olsa da mahkeme böyle bir dinî grubun varlığına, fakat mevcut dinî geleneklerle hiçbir ilişkisinin bulunmadığına karar verdi.

Dünya Savaşı yıllarındaki duraklama döneminin ardından 1947’den itibaren misyonerlik faaliyetlerine yeniden hız verildi ve altı müjdeci gönderildi. Grubun resmî görevlileri, dönemin yönetim kurulunun iki üyesi, daha sonra akımın başkanlığını üstlenen Knorr ile Franz da 1956’da Türkiye’yi ziyaret ettiler. Bunların onuruna düzenlenen yemekli toplantıya 200 kişi katıldı. Bu ziyaret Yehova Şahitleri’nin Türkiye’deki faaliyetlerinde bir dönüm noktası oldu, akımın Türkiye’de daha ileri seviyede teşkilâtlanmasına ve büyümesine katkı sağladı ve akım azınlıklar yanında müslümanlar arasında da yayılmaya başladı. Bu dönemde akıma katılanların başında, asker kökenli bir babanın oğlu ve akımın Türkiye’deki en yüksek mercii olan, Temsil Heyeti başkanlığını da icra eden Mete Süer gelir. 4-)Kişinin işlemiş olduğu bir suçtan  dolayı kendisini, başkasına ait iğfal kabiliyeti olan bir nüfus cüzdanıyla  gizlemesi  halinde yukarıda açıklandığı gibi resmi belgede sahtecilik suçu yanında 5237 sayılı Kanunun 268 delâletiyle mezkur Kanunun 267. Fail, işlediği bir suçu gizlemek amacı ile ehliyet ve nüfus cüzdanı gibi resmi belge ibraz etmeden de beyan ile kardeşi gibi var olan bir kişinin kimliğini vermesi halinde, yine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 268. Maddesine mümas suç oluşur.Bura da, beyan da nüfus cüzdanı ve ehliyet gibi resmi bir belge kullanılmadığı için resmi belgede sahtecilik suçu oluşmaz. 1-)Fail Sahte olarak tanzim edilmiş ehliyet ve nüfus cüzdanı gibi resmi belgeyi işlemiş olduğu bir suç nedeni ile yapılan soruşturma ve kovuşturmadan  kendini gizlemek amacı ile kullanması halinde iğfal kabiliyeti olan sahte kimlik belgesinin failin kardeşi gibi gerçekten var olan bir kişiye ait olup olmadığına göre ikili bir tefrik yapmamız gerekir. Kişi işlemiş olduğu bir suçtan dolayı yapılan soruşturma veya kovuştumadan kurtulmak  amacı ile kardeşi gibi geçekte var olan  bir kişinin kimlik bilgilerini kendi kimlik bilgileri yerine  kolluğa bildirmesi halinde  iftira(calumny) suçu oluşur. Madde ile getirilen yeni değişikliğe ilişkin gerekçesinde de belirtildiği üzere 158.

Ancak isnada muhatap kişinin yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterli olup, isminin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir. İftira suçunun mağduru bakımından 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun ile 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu benzer ve suçun oluşumuna mutlak etki edecek hükümler içermektedir. Özetle her iki kanunun ilgili maddelerine göre bu kanuna tabi kimseler hakkımda yapılacak şikayet ve ihbarların belli bir konuyu içermesi, soyut nitelikte olmaması, somut delillere dayanması, başvuru sahibinin gerçek kimlik ve imza ile doğru adres bilgilerini içermesi gerekmektedir. Aksi halde bu koşulları taşımayan ihbar ve şikåyetler, yetkili makamlarca işleme konulamaz. Bahse konu özellikleri taşımayan böyle bir ihbar veya şikâyet, diğer koşullar mevcut olsa bile, iftira suçuna vücut vermez. 4483 Sayılı Yasa Madde 4 ve 2802 Sayılı Yasa Madde 97.-Dr.Mustafa İberya Arıkan/İftira Suçu sy.47. Arkasında kurumsallaşmış zengin ve dinamik bir grup bırakan Russell, kendisinden sonra halef tayin etmemesine rağmen Joseph Franklin Rutherford Ocak 1917’de grubun başkanı oldu. Rutherford’un liderliği grup içinde muhalefete ve bölünmelere yol açtı; üyelerden bir kısmı Russell’ın görüşlerine bağlı kalarak gruptan ayrıldı. 1906’da gruba katılan Rutherford hukukçu kimliğinden dolayı kısa sürede grupta popüler hale gelmişti. Rutherford, Russell’ın Studies in the Scriptures’ine hâşiye olarak yazdığı The Finished Mystery’de (1917), Amerika Birleşik Devletleri’nin I. Dünya Savaşı’na katılmasını şiddetle eleştirdiği ve grubun askerlik hizmetinde bulunmayı reddetmesini teşvik ettiği için kendisi ve grubun yedi yöneticisi casusluk ve isyan suçundan mahkûm edildi. Dokuz ay hapis cezasından sonra temyizle serbest bırakılan Rutherford grubun kurumsal yönetimini sıkı kontrol altına alıp merkezîleştirdi ve kendisini destekleyenleri önemli mevkilere getirdi.

Terör örgütleri ile irtibat veya iltisak kavramlarının kriterleri olduğu gibi örgüt üyeliği suçunun da zorunlu kriterleri bulunmaktadır. Bu nedenle ikametgahına zaman gazetesi geldiğini veya çocuklarını örgüt yurtlarına gönderdiğini veya örgüt mensupları ile içli dışlı olduğunu gözlemleyen vatandaş, makul şüpheye istinaden ihbarda bulunabilir. Savcılıklar bu hususları belirti, emare delili olarak addedip soruşturma başlatabilir ancak bazı kriterlerin oluşmaması nedeni takipsizlik veya beraat kararları verilmiş olabilir. Bu halde iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmektedir. Benzer şekilde bir kısım irtibat veya iltisak kriterlerinin oluşmadığı, eylemlerin belirli bir yoğunluk veya çeşitliliğe ulaşmadığı gerekçesiyle yeniden göreve iade kararı verilmiş olunabilir. Bu halde de ihbarda bulunanın iftira suçunu işlediği kabul edilemez. Örneğin K şahsı ikametgahına zaman gazetesi geldiğini gözlemlediğinden B şahsını bu yönde ihbar etmiştir. Savcılık bu emare veya belirtiden hareketle örgüt üyeliğinden soruşturma başlatmış, B şahsının ikametgahına zaman gazetesinin geldiğini tespit etmiş ancak diğer kriterlerin oluşmadığından hareketle sempati boyutunda kalan eylemden ötürü takipsizlik kararı vermiştir. Bu halde iftira suçunun oluştuğu söylenemez, objektif olarak gerçeğe aykırı bir isnatda bulunulduğu da iddia edilemez.